İşaret Dili Hakkında (Mutlaka Okumalısınız)

İşaret Dili Hakkında (Mutlaka Okumalısınız)


İşaret dili işitme engellilerin kendilerinin geliştirdiği bir dildir. Bazı gramer kuralları vardır ancak kesin ve net gramer kuralları yoktur. Cümlenin gidişatına göre değişiklik gösterebilir. Konuşabilen insanların işitme engelliler için ürettiği bir dil değildir. Kendiliğinden gelişmiştir ve Osmanlı’dan günümüze kadar gelmiştir. Birçok işaretin sebebinin çok eskilere dayanıyor olması bu yüzdendir. Bu kelimelerden birkaçına göz atmak için işaret dili sözlüğü web sitemizi inceleyip birkaç işaret öğrenebilirsiniz.
Türkiye’de yaklaşık 4 milyon işitme engelli birey vardır. İşaret dili işitme engellilerin kendi aralarında iletişime geçebilmek için geliştirdikleri bir dil şeklinde tanımlansa da duyabilen ve konuşabilen insanlar da işitme engelliler ile iletişime geçebilmek için işaret dili öğrenebilirler. Bu eğitimi işaret dili öğrenmek isteyen herkes alabilir. Milli Eğitim Bakanlığı onaylı sertifika alarak bu sertifika ile hem tercümanlık hem de eğiticilik yapabilirler. Başvuru yapmak işaret dili öğrenmek için tıklayabilirsiniz.
İşaret dilinin yaklaşık olarak 650 yıllık bir geçmişi vardır. Osmanlı döneminde işitme engellilere ve işaret diline büyük önem verilmiştir. Ancak 1880 yılında Milano konferansında “İşitme engelliler dudak okuma eğitimi almalıdır ve bu şekilde iletişime geçmelidir. Bu durumda işaret dili yasaklanmalıdır.” şeklinde kararlar alınmıştır ve bu durum uzun yıllar işaret dilinin gelişmesine büyük oranda zarar vermiştir. Çünkü işitme oranı çok düşük olan işitme engelliler sesleri hiçbir şekilde duyamadıkları için okumaları beklenen dudak hareketlerini bir kelime kalıbına koyamamaktadırlar.
İşitme engelli insanları tanımlamak için günümüze kadar farklı kelimeler kullanılmıştır. İşitme engelli, sağır, sağır ve dilsiz, ahraz, işitme ve konuşma engelli, lal gibi…
İşitme engelliler hem II. Bayezid hem de Fatih Sultan Mehmet döneminde sarayda ve haremde bulunmuşlardır. O dönemde düzenli maaşları ve onlara özgü üniformaları vardır.
Osmanlı döneminde ilk işitme engelliler okulu 1889 yılında II. Abdülhamid tarafından kurulmuştur. Bu okul Yıldız Sağırlar Okulu’dur. Bu okulda işaret dili ile sözel dil birlikte kullanılmaktaydı ve o günlerde kullanılan işaretler Osmanlı işaret diliolduğu için günümüze kadar değişime uğrayarak gelse de hemen hemen aynı dildir. Örneğin “salatalık” işareti el yumruk şeklinde alın bölgesine bir salatayı sürer gibi yapılmaktadır. Bunun nedeni salatalığın Osmanlı’da kadınlar tarafından bir bakım ve güzellik malzemesi olarak kullanılmasıdır. Bu ve bunun gibi işaret dilinin temelinde bulunan birçok işaret o günlerden bugünlere kadar değişikliğe uğramadan gelmiştir.
Burada ilk akla gelen harflerin farklı oluşundan kaynaklı durumdur. Osmanlı döneminde işaret dili alfabesi Osmanlı harflerinin görselliğine göre işitme engelliler tarafından geliştirilmiştir. Bu yüzden bugün Latin alfabesine göre kullandığımız işaret dilindeki harfler Osmanlı’dan günümüze gelmemiştir. Yıldız Sağırlar Okulu’nda da batı işaret diline dair hiçbir ize rastlanmamaktadır. Osmanlı işaret dilinde harfler, Osmanlı işaret dili alfabesini (elifba) buraya tıklayarak izleyebilir ve öğrenebilirsiniz. Yine aynı şekilde uluslararası işaret dili harfler videosunu izlemek ve öğrenmek için buraya tıklayınız.
II. Abdülhamid işitme engelliler için vapur ve tramvay seferlerinin ücretsiz olması konusunda talimat vermiş ve bu öğrencilere özel kıyafetler diktirmiştir.
Yıldız Sağırlar Okulu’nun bir diğer adı “Dilsiz Mektebi” dir. Dilsiz Mektebi binası için başlatılan kampanyaya kendisi bizzat 1.000lira vermiş ve okulun açılmasını hızlandırmak için de memur maaşlarından da %1 kesinti yapmıştır.
Türk İşaret Dilinin temellerinin Osmanlı sarayında atıldığı birçok kaynak tarafından doğrulanmaktadır. Fatih Sultan Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman’ın  ve halka hitap ederken yanlarında işaret dili tercümanı bulundurduğu bilinmektedir.
Osmanlı işaret diliyle ilgili yapılan araştırma ve çalışmaların birçoğu yabancı araştırmacılara aittir. Araştırmalarında dikkatlerini en çok çeken nokta, Osmanlı devletinde döneminde yaşayan işitme engellilerin hem kanunları hem de dinleri İslam’ı çok iyi biliyor olmalarıdır.
İşitme engellilerin Osmanlı döneminde konuştukları işaret diliyle kendi aralarında çok iyi anlaşabilmekteydiler. Ayrıca hem saray çalışanlarına hem de padişaha her türlü konuda her türlü bilgiyi aktarabilecek kadar iyi işaret dili biliyorlardı.
İşitme engelliler mükemmel bir görsel hafıza ve tespit yeteneğine sahiptirler. Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde; “… Saray sağırlarının hızlı anlayışı/zekâsı herkesçe bilinmektedir; sadece hizmetli olarak kalmalarına izin verilen harem dairesindeki gizli görüşmelerde hiçbir şey onların zekâ ve anlayışından kaçmaz…” demiştir.
Osmanlı döneminde işitme engelliler esnaf olarak da çalışmışlardır. Berber, hamam tellaklığı, kılıç ustalığı, sarık ustalığı vb. meslek dalları edinmişlerdir.

Anasayfa'ya dönmek için tıklayın